Karbonhidrattan Korkmayın!

Karbonhidrattan Korkmayın!

Şimdiye kadar birçok farklı karbonhidrat türü duymuş olmalısınız. Düşük, yüksek, lifli ve hatta bazen boş karbonhidrat. Bunların mecazi olması dışında ne anlama geldiğini hiç düşündünüz mü? Protein tüketiminden övünülerek bahsedilirken neden birçoğumuz karbonhidrattan bu kadar korkuyoruz, bunun sebebini birlikte bulalım.

Öncelikle en temelde karbonhidratlı bir besin tükettiğimizde (yiyecek veya içecek) vücudumuz bu karbonhidratı çeşitli enzimlerin etkisiyle ‘’kan glikozu’’ ya da daha genelkullanımıyla ‘’kan şekeri’’ ne dönüştürür. Daha sonra bu glikoz kana karışır ve kanımızdaki glikoz (şeker) seviyesini artırır. Glikoz Yunanca  ‘’tatlı’’ anlamına gelen vücudumuzun kullandığı temel enerji kaynağıdır. Bu da aslında vücudumuzun glikoza gün içinde her zamano ihtiyaç duyduğunu gösterir. Kandaki düzeyi istenilenin üzerinde olduğunda ‘’hiperglisemi’’ istenilen düzeyin altında olduğunda ise ‘’hipoglisemi’’ olarak adlandırılan durumlar ortaya çıkar. Hiperglisemide pankreastan salgılanan insülinin bazı metabolik sorunlar sebebiylekandaki glikozu işleyememesi veya vücuttaki hücrelerin insüline karşı tepki oluşturmaması sonucu kanda glikoz miktarının artması söz konusu olabilir. Hipoglisemi ise düşük karbonhidratlı beslenmek veya kullanılan ilaçların dengesizliği sonucu kandaki şeker düzeyinin normal seviyelerde olamamasından kaynaklanabilir. Dolayısıyla şundan emin olabiliriz; karbonhidrat seçiminiz ve miktarı kan şekeri dengenizi doğrudan etkiler.

Günümüzdeki en önemli halk sağlığı sorunlarından olan diyabet, yönetiminde ve tedavisinde bize karbonhidratlı besin seçimlerinin önemini bir kez daha göstermektedir. Besinlerde üç ana karbonhidrat çeşidini görmekteyiz. Bunlar lif, şeker ve nişastadır. Yiyecek etiketlerinde ‘’toplam karbonhidrat’’ olarak gördüğümüz terim aslında bu üç karbonhidrat türünü ifade etmektedir. Gün içinde kaliteli karbonhidrat seçimi yaparken amacımız lif içeriği yüksek, rafine edilmemiş (işlem görmemiş), vücudun ihtiyaç duyduğu besin maddelerini içeren ve düşük yağlı karbonhidrat türleridir.

  • Lif bakımından yüksek olan karbonhidrat türleri çok az karbonhidrat içeririr ve dolayısıyla kan şekeri dengenizi daha kolay sağlarsınız. Bunlar: yulaf, arpa gibi işlenmemiş tahıl ürünleri (tam tahıllar), nişastası olmayan sebzeler (yeşil fasulye, brokoli, domates…)
  • Nişasta içeriği bakımından yüksek olan karbonhidrat türlerini tüketirken biraz daha dikkatli seçimlerde bulunmalısınız. Bunlar: Patates, mısır, ekmek, pirinç, tatlı patates, muz, kurubaklagil çeşitleri (nohut, barbunya, fasulye…), bazı meyveler (kavun, çilek, yaban mersini...)
  • Şeker grubu karbonhidratlı ürünleri is az yemeye çalışmalısınız. Bu grup için çoğu zaman boş karbonhidrat terimi kullanılır. Bunun sebebi besin içeriği yönünden zayıf olmasıdır. Özellikle rafine edilmiş ve şeker eklenmiş olanlardan kaçınmalısınız. Bunlar: meyve suları, gazlı içecekler, tatlılar, cips, çikolatalar, beyaz ekmek.

Sonuç olarak sağlıklı bir beslenme planlanırken karbonhidratlar göz ardı edilemez. Yaşamımızın ve vücudumuzun en önemli besin ögelerinden biri olan karbonhidratlardan korkmayın! Doğru besin seçimleri yaparak ve tercihlerinizi değiştirerek sağlıklı bir yaşam tarzına karbonhidrat tüketerek de sahip olabilirsiniz.